Şimdi sizlere İstanbul'un en güzel yerlerinden birinde Rumeli Feneri'nde harika bir mekandan bahsedeceğiz; Menekşe Bahçesi...

Şöyle bir kafa dinleyeyim diyorsanız tam size göre bir mekan. Hafif tepede, Karadeniz ve boğaz manzaralı, altında küçük bir liman, doğanın içerisinde süper ötesi bir mekan. İşte bu manzaraya sahip bir aile evinin bahçesindeki aile işletmesi kendileri. Her şey doğal ve son derece lezzetli bu güzel mekanda. İşletenler ve çalışanlar güler yüzlü ve sıcak sizlere karşı. Her şeyiyle, günün her anı ve öğününde keyif alacağınız bir mekan.

                                                 


Biz kahvaltı yapmaya gittik. Peki nasıl gittik? Son derece basit. Yenikapı-Hacıosman metrosuna geldiniz mi? Hacıosman'da inin. Hemen otobüs durağından 150 numaralı otobüse binin. Otobüsün güzergahı da muhteşem ayrıca. Tabii yol boyunca içinizin cızz ettiği yerler olacak ama giderseniz görün diye size bırakıyoruz bu kısmı. Sondan bir önceki durakta inin. Güzel ve hafif bir yürüyüşten sonra, Menekşe Bahçesi'ne varmış olacaksınız. Ayrıca otobüs hem giderken hem dönerken Garipçe'ye de bir girip çıkıyor. İsterseniz gitmişken orayı da bir görün...



Ne demiştik? Biz kahvaltı yapmaya gittik. Kişi başı 50 TL'ye sınırsız açık büfe kahvaltı mevcut....tu..:) En azından biz bu muhteşem mekanı denediğimizde. Fiyatın çok değişeceğini sanmıyoruz. Ayrıca seçmeli iki adet sıcak da car. Biz muhlama ve sucuklu yumurta seçtik. Bittikçe de isterseniz yeniliyorlar. Sahanda yumurta ve menemen de seçenekler arasında. Tabağı alıyorsunuz elinize, enfes peynirleri kokulu domates, biber ve salatalıklar, hamur kızartma, mısır ekmeği, reçeller, ballar, tereyağları, börek, sosis ve daha böyle ekleyebileceğimiz taptaze ve miss kokulu yiyeceklerle süslüyorsunuz onu. Ne zaman doyarsanız artık! Ayrıca harika bir çayınında olduğunu belirtelim.
Kuş sesleri, güzel bir salaşlık, 4 mevsim gidip keyfini sürebileceğiniz açık ve kapalı alanları, harika manzarası ve yüzünüze vuran deniz kokulu rüzgarıyla Menekşe Bahçesi, sevdiklerinizle muhteşem vakit geçireceğiniz bir mekan. biz çok sevdik, sizde seveceksiniz!

En yeni yazılar mailinize gelsin istiyoruz biz, sadece mailinizi bırakın gitsin! :)


http://meneksebahcesi.com
Çıtır çıtır görüntüsü ve yanıklığıyla gönülleri fetheden Fırın Sütlaç yapmak ister misiniz? Hem de sadece 40 dakikada!

Lezzetiyle ve yapımıyla bizleri kendine bağlayan Fırın Sütlaç tarifini sizinle de paylaşmak isteriz.





Malzemeler;


- 700 gr süt
- Yarım su bardağı pirinç
- 1 paket vanilya
- 1 su bardağı şeker
- 3 yemek kaşığı buğday nişastası
- Yarım su bardağı su


İşe ilk olarak pirinci yıkayarak başlıyoruz. Beyaz yani nişastalı suyu kaybolana kadar yıkamanız yeterli olacaktır. Pirinçleri üzerini geçecek kadar su ile haşlıyoruz. Çok az su kalana kadar haşlama işlemine devam ediyoruz ve sonra süt ile vanilyayı ilave ediyoruz. Ara ara karıştırarak kaynamasını bekliyoruz. Kaynadıktan sonra su ile seyrelttiğimiz buğday nişastasını ekliyoruz. Yaklaşık 10-15 dakika daha kaynamasına izin veriyoruz. Ocağın altını kapatıp, kenara alıyoruz. Sütlaç kısmımız hazır!



Fırına koyacağımız kaplarımızı, ki güveç kabı olması daha kullanışlı olacaktır, hazırlıyoruz. Fırın sütlacının püf noktası tepsiye dizdiğimiz kapların yarısı kadar tepsinin içerisine soğuk su koymak ve fırını önceden ısıtmaktır. Su ne kadar soğuk ve fırın ne kadar ısınmış olursa o kadar yanık bir görüntü elde etmiş olursunuz.

180 derece ile 220 derece arasında yaklaşık 20 dakika yani üzeri yanana kadar fırınlıyoruz.

Veee sütlaçlarımız hazır!

Afiyet olsun :)

Püf noktalarınızı bize de yazmayı unutmayın!

Daha fazla tarif için e-posta adresinizi sağ taraftaki kutucuğa bırakmayı unutmayın!
Başlığı görünce içinizden "hadi leyn" demiş olabilirsiniz. Anlayacağınız üzere şöbiyetten bahsedeceğiz sizlere. Konuyu araştırırken kelime yapısının İngilizce'de 'so be it' ten geldiğini gördüğümüzde biz de aynı şeyi okkalı bir şekilde söyledik. Hadi leyn!

Hemen ve hızlıca şöbiyetin 'so be it' ile hiç bir alakası olmadığını, 'hadi leyn' de ne kadar haklı olduğunuzu belirtip konuyu buraya getiren kaynaklara da en içten sevgilerimizi yolluyoruz. Halihazırda şaka mahiyetindeki bu benzetmelerini de selamlıyoruz... :)

Şöbiyet, hepinizin bildiği gibi muhteşem bir hamur tatlısı. Yapılış ve lezzetiyle anlı şanlı baklavaya biraz göz kırpmakta. Baklava yazımıza da buradan ulaşabilirsiniz. Zira şöbiyet efendiyle pek bir benziyorlar. Bu benzerlikten ötürü kendisinin baklavadan farkına değineceğiz biraz.

Şöbiyet efendinin kelime kökü Arapça'dan gelmektedir. Çok yemek, tıka basa doymak anlamına gelen "şabi'a" kökünden gelmektedir. Etimolojik olarak bu şekilde evet. Kültür karışımı isimlere ve kültür zenginlik göstergesine bir yenisi daha.




Yüzyıllar boyunca hamur, şeker ve kuruyemiş birlikteliği kullanılmış bu coğrafyada. Günümüze kadar da şekilli şukullu ulaşmışlar. Şöbiyette bunlardan biri. Dediğimiz gibi baklava türevlerinden bir hamur tatlısı ve Gazientep yöresinin de göz bebeklerinden biri. İnce ince açılmış hamur ve Antep fıstığı başrolde. Baklavadan farkı ise iç harcında irmiğinde bulunması. Evet şöbiyetin içinde irmik bulunur ve hatta kullanılan süt kaynaklı içerisinde kaymakta bulunabilir. Usta ellerde hazırlanır, fırına verilir, şerbet dökülür, çıtır çıtır yenir. Afiyet olsun.

Şöbiyet işte böyle bir tatlı. Arap dünyasında yapılan, kültür etkileşimi ile bizim baklavaya kardeş olmuş, tam bir lezzet şöleni. Evde de yaparsınız diye tarif linki bırakıyoruz hemen aşağıya...Tekrar tekrar afiyet olsun... :)

Ayrıca mailinizi bırakın ki en son yazılar sizin mailinize de gelsin!

https://www.nefisyemektarifleri.com/baklavalik-yufkadan-sobiyet-tatlisi/
1888 yılı. İngiltere'nin Whitechapel semtinde yaşadığı düşünülen bir seri katil. Londra'nın özellikle fakir kısımlarından kurbanlarını seçen bir gözü dönmüş! Her ne kadar kim olduğu net olarak bilinmese de işlediği cinayetlerde kurbanlarının iç organlarını ustalıkla çıkarmış olmasından dolayı ve realitede gazete tirajlarını da arttırmak için ona Karındeşen Jack adı verilmiş. İşte Karındeşen Jack'in en sevdiği, yemekten hiç bir zaman usanmadığı, lezzetler cümbüşü olarak gördüğü ve hayatının en güzel anlarını yemek yemek olarak söylemesine neden olan o eşsiz yemek, ne olsa beğenirsiniz? Valla biz bilmiyoruz, çokta umursamıyoruz. Karnıyarık olduğunu düşünecekte değiliz. O gitsin mısır gevreği yesin!

Evet muhteşem lezzet karnıyarıktan bahsedeceğiz size. Karındeşen Jack'le hiç bir alakası yok kendisinin emin olun.

Karnıyarık Türk Mutfağı'nın akan suları durduran lezzetlerinden sadece biri. Patlıcan severler buraya! Belki de yapılışından dolayı kendisine halk arasında verilmiş. Çünkü bir adet patlıcanı düşünün. Hafif fırınladıktan sonra kendisinin karnını yarmak suretiyle kıyma ve çeşitli sebzelerle yapılan bir yemek kendisi. Tabii farklı yapılma yöntemleri vardır ama temelde karnı yarılan bir patlıcan mevcut!

Karnıyarık için yöresi tam belli olmamakla beraber tüm Anadolu'ya mal olmuş bir lezzet diyebiliriz. Tarihiyle alakalı çok net bilgiler olmasa da patlıcanla beraber hünerli ellerden çıkabilecek bir yemek olduğu da aşikar.

İmambayıldı ile yakın akrabalar. Aralarındaki fark ise sadece imambayıldı zeytinyağlı ve sadece sebzelerle arzı endam eder. İmambayıldı yazısı burada...Karnıyarıkta işin içine ette girer. Genellikle kıyma olarak. Ama ikisi de muhteşem lezzetler. Aralarındaki akrabalıktan yola çıkarak Ege'nin iç kesimlerine ve İç Anadolu'ya doğru imambayıldı biraz değişmiş ve işin içine et girmiş diyebiliriz. Ayrıca eski zamanlardan beri bilinen bu lezzetlerin akrabalık sebebi iklim ve coğrafya şartlarının zorluğu arttıkça protein bakımından etin yine öne çıkması olmuş olabilir. Bunlar net bilgi değil tabikii, varsayım ama genel olarak fikir yürütmeden ortaya çıkmış gerçeklikler. Başka bilgileri bizimle paylaşırsanız seviniriz.

Aslında çokta takılmayın. Muhteşem bir lezzet ve uyum var karnıyarıkta. Yine Anadolu ve yine bir lezzet şöleni. Afiyetle keyfini sürün.

Oturmuş evinin mutfağında patlıcanı yemek için hazırlıyordu. İçini açıp iç harcını doldurdu. Pişirdi ve afiyetle yedi. Hiç bir zaman yakalanamadı. Arkasında bıraktıkları kurbanları ve birinde unuttuğu şalıydı! Karındeşen Jack, karnıyarık onun vazgeçilmeziydi...

En yeni yazılar mailinize gelsin istiyoruz. Sadece mailinizi bırakın!

Tarif: https://www.nefisyemektarifleri.com/karni-yarik-tarifi/




Mucizevi sağlıklı besinler yazı dizisinin 2. kısmındayız. Burada ağzımızla kuş tutmak değil amacımız hemen her gün yediğimiz, tükettiğimiz besinlerin ne gibi mucizelerle donatılmış olduğunun farkına varmak... Lafı fazla uzatmayalım 2. parti yıldızlarla devam edelim.

İlk onda bahsettiğimiz besinlere buradan ve yazının sonundaki linkten ya da blogdan ulaşabilirsiniz. Bizde yol çok:) 11'le devam ediyoruz...

11-16) Kuruyemiş ve Tohumlar

Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı. Yerli malı haftasında öğrencileri beslenme çantalarında başköşede yerlerini alırlardı kuruyemişler. Şu an ise hangisinin nereden ithal edildiği, neredeyse Antep fıstığını ithal edeceğimiz bir döneme geldik ne yazık ki...

11) Badem

Badem hepimizin yakından tanıdığı bir yemiş ve kuruyemiş... Muhteşem bir E vitamini kaynağı kendisi. Bol oranda antioksidan, magnezyum ve lif içerir. Harika bir ara öğün, sindirime yardımcı ve içeridği sağlıklı yağ sayesinde metabolizmanın en önemli dostlarından biri.

12) Chia Tohumu

Son dönemin en önemli aktörlerinden biri. Hemen her ana haberde diyet ve sağlıkla alakalı haberde kendine yer edinmeyi sağlamış bir besin. Tabii bunun bir nedeni var. Dünyadaki en dolu dolu besleyici gıdalardan birisi chia. Sadece 25 gramında toplamda yaklaşık 10 gram kadar lif, magnezyum, manganez, kalsiyum ve diğer çeşitli besleyici öğeleri içinde barındırır. günlük ihtiyaçlarımızın büyük çoğunluğunu tertemiz karşılar. Şişirmez! :)

13) Hindistan Cevizi

Hindistan deyince akla Bollywood gelebilir, ama asıl yıldız kendileri; Hindistan cevizi...Hindistan cevizi de muhteşem bir lif kaynağı ve içerdiği trigliserit yağ ile metabolik hareketlerin gelişmeşi ve oluşmasında muhteşem faydalıdır.

14) Fındık 

Karadenizimizin incisi fındık. Hemen aklınıza aganigi naganigili o meşhur reklam gelebilir. Ama bunun yanında içerdiği yine diğer akrabaları gibi faydalı yağ yapısı ile cilt için muhteşem bir arkadaş. Ayrıca metabolizmamızı ve kan şekeri ve yağını düzenleyen, dizginleyen de bir arkadaş kendileri.

15) Ceviz

Beyne benziyor beyne muhteşem yararı vardır kessin yani! Evet doğru... Direk olarak beyin ve sinir gelişimine etki eden ceviz içerdiği lifler ve vitaminlerle bu yolda en yakın dostumuz. Hangi yolda? Beyin gelişimi! Olanlara duyurulur :)


16) Yer Fıstığı

Çok lezzetli değil mi? Şöyle kavrulmuş, tuzlu ya da tuzsuz...Neyse, kendileri düzgün ve kararında tüketilirse kilo vermeniz yardımcı olur. Çünkü az porsiyonla fazla besin yüklemesi yapabildiğinizden midenizin küçülmesinde etkili olur. Depoyu küçültelim! Tabii ana öğün olarak değil, ara öğün olarak!

17-26) Sebzeler

Belki de dünyanın en yaygın besin grubuna geldik; sebzeler. Sebzeler hali hazırda bildiğimiz gibi muhteşem özelliklere sahipler. Her birinde ayrı ayrı hemde. Biz şimdi sizlere seçtiğimiz bir kaç örnekten bahsedeceğiz.

17) Kuşkonmaz

Çeşitli dünya mutfaklarında çok önemli bir yere sahip bu arkadaş. Biz görmedik belki eksikliğimiz ama son dönemlerde özellikle sosyal medya yemek tarifleriyle Türk mutfağına da ışık hızıyla giriş yapmış bir arkadaş. Eğer daha önceden sık sık kullanım alanı varsa lütfen bizi aydınlatın...:) Kuşkonmazımız karbonhidrat ve kalori açısından yok denecek kadar yoktur ortalıkta. Ama muhteşem bir K vitamini kaynağıdır.

18) Dolmalık Biber

İşte Türk Mutfağı'nın yıldızı burada. Dolmalık biber. Kurutulmuşu ya da normal. Enfes lezzet ve besleyici...Sarı, kırmızı ve yeşil renkleriyle yemeklere harika bir ahenk katarlar. Muhteşem bir antioksidan ve C vitamini kaynağıdır.

19) Brokoli

Seveni var sevmeyeni var o ayrı bir tartışma ve espri konusu. Ama şunu biliyoruz ki brokoli harika bir lif, K ve C vitamini deposu. Ayrıca brokolinin şöyle bir özelliği daha var; diğer sebzelere kıyasla çok daha fazla protein içerir. N'aber?

20) Havuç

Herkesçe bir yıldız havuç. Alın elinize kıtır kıtır yiyin. Çerezlik. Bir depo kök kendileri. İçerisinde bolca lif ve karoten içerir. Antioksidan etkisi fazladır. K vitamini her yanından fışkırır. Sonuçta kök kendisi ve kiler gibi besin deposu!

Evet bu yazıda da bir 10'luk daha paylaştık sizlerle. Yazı dizimiz devam edecek, 50'ye kadar yolumuz var. Sebzeler yarım kaldı ama 3. yazıda tamamlamak dileğiyle. İyi, güzel ve lezzetli kalın...

Yazılar mailinize gelsin diyorsanız mailinizi bırakın gitsin!

1) Mucizevi Sağlıklı 50 Besin! Vol. 1...



Haziran ayına sıcak sıcak geldik. Sağlık ve lezzet ve de ayrıca cebimizin dostu olarak en taze şekilde bu ay hangi meyve ve sebzeleri tüketebiliriz. Taze taze, mis gibi...

Haziran ayında tüketebileceğimiz meyvelerin başında Mayıs ayında raflara çıkan çilek var. Özellikle ayın başlarında tezgahlarda rahatlıkla bulabilirsiniz. Ayrıca şifa kaynakları ahududu, böğürtlen ve dut tezgahlarda arzı endam etmeye başlıyorlar. Muhteşem lezzetleri ve sağlıklı yapıları ile zamanında tüketmek çok önemli!

Yeşil eriğimiz yine gündem de ama ay başı tüketmekte fayda var, zira elma büyüklüğünde anlamsız eriğimsi kardeşlerle sıkça karşılaşabilirsiniz.
Kiraz
Ve gelelim ayın yıldızına! Kendisi doğal bir ağrı kesicidir ve karaciğer, böbrek ve safra sağlığı için ön sıralarda rol alır. Ayrıca sindirimi kolaylaştırır. Tabii bunların yanına daha say say bitmez faydaları vardır. Yıldızımız, kiraz! Kiraz da tezgahlarda yerini almaya başladı. Lezzetli, taptaze tüketebilirsiniz.
Kuşkonmaz
Gelelim haziran ayının sebzelerine. Bir ton sebze arkadaş tezgahlardaki yerini en güzel şekilde alacak ya da yerini koruyacak. Bezelye, biber, börülce, domates, enginar, kabak, kuşkonmaz, marul, nane, patlıcan, semizotu ve taze fasulye... İşte taptaze ve sağlık açan sebzelerimiz de böyle...
Şu aralar raflarda kavun ve karpuz da bulunmaya başladı. Sıkça rastlıyoruz. Havaların ısınmasıyla birlikte çok tercih ediyoruz kendisini. Ama şunu belirtelim istedik önden, karpuz, kavun en güzel temmuz ve ağustosta olur ya da olmalıdır. Sonra duymadık demeyin!
Karpuz
En yeni yazılar mailinize gelsin, sadece mailinizi bırakın gitsin!