YAĞLAR




Salatamızda, yemeğimizde, zeytinin üzerinde, ekmeğin kenarında, çorbanın üzerinde, yemek yapmaya başlarken, son dokunuşları yaparken, sağımızda, solumuzda, önümüzde, arkamızda, hemen her yanımızda ne var biliyor musunuz? Yağlar...

Bu yazıyı okuduktan sonra bulunduğunuz yerde, evinizde, işinizde, çocuğunuzun okulunda, spor salonunuzda, kütüphanede, hastanede, her nerede iseniz orada yağ olduğunu fark edeceksiniz... İnanmıyorsanız şimdi kalkın ve mutfağa bakın. Mutfağın baş köşesinde, en yakışıklı, en güzel şişesinde kim arz-ı endam ediyor?

Peki nedir bu yağ? Karbonhidratlar yazısı ile giriş yaptığımız canlıların temel bileşenleri olan organikler dünyasının en önemli kollarından biridir yağ. Biz yağların "besin" kısmıyla biraz ilgileniyor olacağız. Yağ da karbonhidrat gibi karbon atomunun çevresinde şekillenen bir yapı aslında. Kimyasal adıyla "lipit". 

Yağlar, yapılarında karbon (C), hidrojen (H), oksijen (O) atomları bulunduran, suyla karışmayan, yapıtaşları da yağ asitleri ve gliserol olan maddelerdir. Bizlere en çok enerji veren organik bileşikler. Vücudumuzun kullanım sıralamasında karbonhidrattan sonra ikinci olarak görev yaparlar. Tükettiğimiz ve sindiremediğimiz karbonhidratlar yağa dönüşür ve vücutta depolanır, yakması zordur! Nasıl depolandığını görmek için aynaya bakabilirsiniz:) Organik yapısının yanında sentetik olarak birçok alanda kullanılan yağ çeşitleri vardır. Basit olarak örnek vereceksek eğer sentetik yağa; motor yağları.

Bizler yemek yaparken birçok yağ çeşidi kullanırız. Bu yağlar, fosfolipit, steroit (steroit mi bastın sen? Tanıdık geldi mi bu söz?) ve trigliserit olarak ayrılan genel lipitler içerisinde, trigliserit olanlardır, yani nötral yağlar. Trigliserit yağlar hücrede parçalandığında karbonhidratlara ve proteinlere göre daha çok enerji veren moleküllerdir. Trigliseritlerde "doymuş yağ" ve "doymamış yağ" olarak ikiye ayrılır. - Bir ampul yandı değil mi şimdi-, evet o reklamda "doymamış yağ oranı yüksek" diyordu. Peki ne demek oluyor bu? Şöyle diyebiliriz, doymuş yağlar hayvansal yağlar, doymamış yağlar bitkisel yağlar. Margarinde bir bitkisel yağdır ama kimyasal işlemle doymuş yağ formuna getirilen az yer kaplayarak çok verim elde edildiği düşünülen bir yağ çeşididir.


Yağların canlılar için önemine gelince...


  • Yağlar vücudun en ekonomik enerji kaynağıdırlar. Enerji kaynağı olarak karbonhidratlardan sonra kullanılırlar.
  • Hücrede yapı maddesi olarak kullanılırlar. Özellikle hücre zarının yapısına büyük ölçüde katılırlar. Ayrıca vitamin ve hormon olarak da görev yaparlar.
  • Yağların hücresel solunumla yıkılması sonucu fazla miktarda metabolik su oluşur. Bu yolla kış uykusuna yatan hayvanların, çöl hayvanlarının ve göçmen kuşların su ihtiyacı karşılanır. Ayrıca hafif olup az yer kapladıkları için göçmen kuşların uçmasında kolaylık sağlarlar.
  • Vücudun yağda çözünen vitaminlerden (A, D, E, K) yararlanmasını sağlarlar.
  • Vücutta sentezlenemeyen esansiyel yağ asitleri yağlarla alınır.
  • Vücuda fazla miktarda alınan yağlar, yağ hücrelerinde depo edilerek yağ dokusunu oluşturur. Yağ dokusu, iç or­ganlara desteklik ettiği gibi deri altında birikerek vücut sıcaklığını korumaya da yarar. Yazının başında belirtmiştik, doğru aynaya. Örneğin; kutup ayıları derile­rinin altına büyük miktarda yağ depo etmek suretiyle soğuk ortamda yaşamlarını sürdürebilmektedir.
Biraz da zararı...

  • Aşırı yağlı besinlerle beslenme, damar sertliği ve dolaşım bozukluklarına yol açabilir. Damar sertliğinde kan damarlarının iç yüzeylerini kaplayan yağ birikintisi, damar iç dokusunun sertleşmesine yol açar. Esnekliği azalan damarlarda kan akışı zorlaşır, damar çapları küçüldüğü için de kan basıncı artar ve tansiyon yükselir.
Şimdi gelelim bolca tanıdığımız, bildiğimiz, kullandığımız yağlara, say say bitmez ama biz başlayalım;  argan yağı, aspir yağı, avokado yağı, ayçiçek yağı, balık yağı, ceviz yağı, çörek otu yağı, fındık yağı, greyfurt yağı, hardal yağı, hindistan cevizi yağı, kabak çekirdeği yağı, kanola yağı, kayısı yağı, kekik yağı, kenevir yağı, keten tohumu yağı, kolza yağı, limon yağı, mısır yağı, palm yağı, pamuk yağı, pirinç kepeği yağı, portakal yağı, soya yağı, susam yağı, tereyağı, üzüm çekirdeği yağı, yer fıstığı yağı, zeytinyağı, yağı da yağı, yağı da yağı... Bizim aklımıza gelenler bunlar. Hepsinin bizlere ayrı ayrı faydası bulunmakta ama unutmayalım ki her şeyin fazlası zarar! Sizin aklınıza gelen yağı yorum olarak bizimle paylaşırsanız seviniriz :) Kolesterole dikkat. Başka bir yazıda kolesterole de değinmiş olacağız. Biz bu yağların peşini bırakmayız!


Yazının sonunda belirtmeden geçemeyeceğiz. Endüstriyel dünyada yağların tüketimi küresel şirketlerin iştahını oldukça kabarttığından çevre bilinci ve canlı sağlığı ikinci planda, kötü çalışma şartlarında yağ üretimi yapılmakta. Herhalde bunun başını da palm yağı çekmekte! Endonezya ve Malezya'da palm yağı üretimi için doğal orman alanlarının yok edildiğini ve palmiye ağacı dikildiğini biliyor muydunuz? Ayrıca işleme koşullarından dolayı son derece kanserojen olduğunu! Palm yağından ve palm yağı kullanılarak üretilen ürünlerden uzak duralım. Food in Mobili'nin nacizane tavsiyesi.

İşte yağlar... Şimdi yemeğe katarken biraz daha farklı düşüneceğimiz açık. Siz yemeklerde en çok hangi yağı tercih ediyorsunuz? Yorum olarak bırakabilirsiniz... Food in Mobili'de kalın. Mailinizi bırakın ki sizi en yeni yazılardan haberdar edelim...

Not: Kızarmış yağlarınızı lütfen lavaboya dökmeyin! Çevre kirliliğine sebep olmayın!

Kaynaklar: 

http://webders.net/canlilarin-temel-bilesenleri-ders-11-111p2.html

https://yemek.com/sozluk/yag/#gref

http://www.yenibiyoloji.com/lipitlerin-yaglarin-ozellikleri-ve-cesitleri-236/

0 yorum:

Yorum Gönder