Yeni Yıl Yemeği, Hindi!


Yeni yıl yaklaşırken coğrafyamız gereği havalar soğumaya, yeni yıl temennileri artmaya ve planlar yapılmaya başlandı. Acaba nerede yeni yıla girsek? Başka bir heyecanda yeni yıl yemeği olsa gerek. Aile ve sevdiklerimizle beraber koooocaman bir sofra ve güzel sohbetle devam eden bir yeni yılı karşılama yemeği.

Yukarıdaki paragrafı okurken, başlıktan bağımsız olarak, iddia ediyoruz aklınıza hindi gelmiştir. Peki yıl başı yemeğiyle hindiyi bu kadar özdeşleştiren durum nedir? Son yazıda imambayıldının kahramanı imamın peşine düştüğümüz gibi şimdi de Food in Mobili olarak hindinin peşine düşüyoruz. Hey gidi koca hindi hey. Hiç rahat bırakır mıyız seni?

Yılbaşında yenen hindi tamamen bir kültür karmaşasının ürünü. Zamanların birbirine yakın olmasıyla birbirini etkileyen olaylar sadece. Şunu belirtelim ilk olarak, olayın hiçbir din ile alakası yoktur. Bol keseden sallamayalım.

Bildiğiniz üzere İngilizler Amerika'nın keşfiyle beraber sıklıkla bu yeni karaya seferler düzenlemişlerdir. Bu yeni keşif insanlığın iştahını kabartmıştır. İlk başlarda tabii sömürü düzeninin güzel yüzü devreye girmiştir. Amerika'nın asıl yerlileri olan nam-ı değer Kızılderililer ile İngilizler iyi geçinmişlerdir. Birçok kültür etkileşimi yaşanmış, birbirlerine yardımlarda bulunmuşlardır. Mesela patates tüketilmesi böyle başlamıştır. Enteresan değil mi? Örneğin; sen koskoca İstanbul fatihi, Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet, hiç patates yiyeme. Olacak iş mi? Evet, olacak iş. Çünkü patates Amerika'nın keşfinden sonra dünya mutfak literatürüne katılmış. Neyse konumuz hindi kardeş. Patatesten bir farkı yok ama, o da Amerikalı.

İngilizlerin oyununa, gülen yüzlerine aldanan Kızılderililer, teşekkürlerini iletmek adına kendilerine mükellef bir sofra hazırlamışlar ve baş köşeye de Amerika'da bolca bulunan ve 1621'de Amerika'ya gelen İngilizler tarafından bolca avlanan kümes hayvanı hindiyi koymuşlar. Muhteşem leziz, harika besleyici bir et. O gün İngilizlerle aralarından su sızmayan, saf, iyi yürekli Kızılderililer sonrasında bin yılın kazığını yemişlerdir.

İngilizler hindiyle tanıştıkları bu barış yemeğini ve dolayısıyla Amerikalılarda, şükran günü olarak kutlamaya başladılar ve baş köşeye hindiyi koydular. 1863 yılında bu gün Abraham Lincoln tarafından "Şükran Günü" olarak ulusal bayram haline getirildi ve bir fiil 1941 yılından beri de net olarak Kasım ayının son perşembesi "Şükran Günü" olarak kutlanmaya devam edildi.. Bu özel gün ve baş rolü hindi de pazarın genişlemesi ve zamanların daralması ile ticari dünya tarafından yıl başı ile bütünleştirilmiş, günümüze kadar gelmiştir.

İşte hindinin hikayesi. 1621'de dostluklar pekişsin diye Kızılderililerin sunumuyla sofraları şenlendirmeye başlayan hindinin hikayesi işte bu. İngilizlerin güler yüzüne kanan Kızılderililer de sonrasında yaşadıkları soykırıma ithafen onların aksine onların "şükran günü"nü "yas günü" ilan etmişlerdir.


Hindi, 17. yüzyılın başlarında Amerika'dan dünyaya açılan, Amerikalı arkadaş, bizim yeni yıl soframızın, birilerinin şükran sofrasının, Kızılderililerinde yas sofrasının yiyeceği olmaya devam ediyor...

0 yorum:

Yorum Gönder