PROTEİNLER


Karman çorman başlayalım; tavuk, hindi, balık, peynir, dana eti, barbunya, yumurta, yoğurt, süt, kefir, fındık, fıstık, badem, kabak çekirdeği, kuş konmaz, muz, kepek ekmeği, brokoli, havuç, makarna, bezelye, yulaf, patates, karides, esmer pirinç, ıspanak, kuru incir, avokado, karpuz, nektari, kavun, o, bu, şu... Gördüğünüz gibi hemen her gıdanın içinde, baş köşede bulunan, canlının temel bileşenlerinden, en temeli; protein...

Daha önce göz ucuyla karbonhidratlara ve yağlara dokunmuştuk. Şimdi sıra geldi proteinlere. Hemen her organik bileşik vücudumuz için hayati önem taşır ama protein vücudumuzun kıymetlisi ve en önemlisidir. Protein canlıların yaşam kaynağıdır ve hücresel düzeyde tüm yapıların genetik kodlamasında (DNA -RNA) ve aktarımında, fiziki yapılarının düzenlenmesinde ve hücresel yapıların şekillenmesi, korunmasında, daha doğrusu aynada gördüğünüz o bünyenin ayakta kalmasında başrolü oynar. İşte protein bu kadar önemli, bu kadar hayatımızın içindedir. Bazılarımızın tahmin ettiği gibi toz protein yüklü sütle tüketilen "şeylerden" ibaret değildir.

"Bak Şu Konuşana" filmini bilmeyeniniz var mı? John Travolta ve Kristie Alley'in başrollerinde oynadığı ve bize yeni doğan bir bebeğin gözünden hayatı göstermeye çalışan, 1989 yapımı bir Hollywood filmi. Hayatımızda espri mahiyetinde bir söz vardır; " sen daha portakalda vitamindin! " diye. İşte o sözün aslı " sen daha portakalda proteindin! " olması lazım. İşte filmimiz de daha biz protein iken başlıyor...


Görüldüğü gibi proteinler hayatın temel yapıtaşlarıdır ve canlılar için yaşamsaldır. Dünyadaki her organizmada bulunurlar. Hücrelerde bulunan en yaygın moleküllerdir ve yağlar, karbonhidratlar gibi diğer bütün moleküllerden çok olarak bir hücrenin kuru maddesini oluştururlar. Vücudumuza en çok  enerji veren ikinci maddedir ama yaşamsal önemi olduğundan dolayı yağlardan sonra enerji üretimi için kullanılırlar. Uzun süren açlık dönemlerinde piyasaya sürülür. Vücudumuz açlığın ilk döneminde hatta yemekten hemen sonra karbonhidrat stoklarını kullanır, enerji tüketimi ve açlık durumunun uzamasına bağlı olarak sıra yağlara gelir ve onlarda bittikten sonra vücut son çare olarak proteinleri enerji üretimi için kullanmaya başlar. Yani artık kendi kendini tüketmeye başlamıştır ki bu durum vücut ve hayatın sona ermesiyle sonuçlanır.

Proteinler; 20 amino asitten oluşur. Bunların 11'i vücutta sentezlenirken 9'u sentelenemez ve dışarıdan gıdalarla vücuda alınması gerekir.

Yazının başında belirttiğimiz gibi bu 9 amino asit tam olarak et, balık, yumurta ve süt ürünleri gibi hayvansal gıdalarda bulunurken, sebze, fasulye, fındık ve baklagil gibi bitkisel gıdalarda da bulunurlar. Ama hayvansal gıdalarda miktar olarak daha yoğundurlar. 


Proteinlerin vücudumuzda muhteşem görevleri vardır ki yazının hemen her noktasında belirttiğimiz üzere en önemli görevi yaşamsal faaliyettir. Onun dışında vücudumuzda çeşitli yollarla hareket, yapı ve destek, hücresel iletişim, sindirim ve oksijenin taşınması görevlerinde hayati rol oynarlar. Olmazsa olmaz işte protein 😃 Örneğin; hemoglobin oksijenin kanda taşınmasını sağlayan proteindir, bir diğer örnekte keratindir. Evet o şampuanlar geldi gözünüzün önüne değil mi? Keratin yapılı olanlar ya da cildi koruyucu kremler. Keratin de cildi koruyan, derimizin şu anki halinin sebebi olan ve tırnak, saç  hatta boynuz gibi yapıların temel proteinidir. Ayrıca proteinler yaşam aktivasyonumuzu sağlayan ve vücutta çeşitli kimyasal durumların gerçekleşmesini sağlayan enzimlerinde direk yapısına katılırlar.

Proteinsiz olmaz, olamaz! Yaşamın temel yapı taşı, yaşam kaynağımız, güneşimiz, adeta nefesimiz, olmazsa olmazımız. Açın buzdolabını, yumurta karşımızda. İşte hayat!

Food in Mobili'yi Instagram ve Twitter hesaplarından takip etmeyi unutmayın. Ayrıca mailinizi bırakın ve yazıları mailinize atalım. Bu ne lüks böyle :)

Kaynaklar:

http://www.yenibiyoloji.com/proteinler-4160/

http://www.ucla.edu/search?qa=proteins

http://www.wikizeroo.net/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvUHJvdGVpbg

0 yorum:

Yorum Gönder